-
1 kapıya dayanmak
a) to come/turn up b) to threaten (sb) to get (sth) -
2 dayanmak
вы́держать вы́стоять держа́ться опере́ться ссыла́ться устоя́ть* * *-e1) опира́ться на кого-что, тж. перен.2) прислоня́тьсяapaca dayanmak — прислони́ться к де́реву
3) противостоя́ть, ока́зывать сопротивле́ниеdüşman hücuma dayanamadı — проти́вник не смог вы́держать ата́ку
4) терпе́ть, выноси́ть, выде́рживатьdayanmak acıya — терпе́ть боль
ihtiyar ameliyata dayanamaz — стари́к не смо́жет перенести́ опера́цию
5) осно́вываться на чём; опира́ться на чтоonun bilgisi sağlam bir temele dayanır — его́ зна́ния бази́руются на хоро́шей осно́ве
6) налега́ть, нава́ливаться на чтоarabaya arkadan dayanmak — подта́лкивать пово́зку сза́ди
7) подступа́ть, подходи́тьdüşman orduları şehrin kapılarına dayandı — а́рмия проти́вника подступи́ла к воро́там го́рода
kış kapıya dayandı — зима́ на поро́ге
8) ускоря́ть, развива́ть ско́ростьşoför gaza dayandı — шофёр нажа́л на газ
9) хвата́ть, быть доста́точнымbu kış kömürümüz dayandı — в э́ту зи́му дров у нас хвати́ло
10) разг. свали́ться на кого-чтоbu iş sonunda bize dayanacak — э́то де́ло в коне́чном счёте сва́лится на нас
-
3 yumurta
"1. egg. 2. testicle, testis. 3. darning egg. - akı egg white, albumen. -yı çalkamak (for a broody hen) to turn over the egg it´s sitting on. - çırpacağı whisk (for beating eggs); eggbeater. -dan daha dün çıkmış young and smart-alecky. - kapıya dayanmak/gelmek 1. for a given period of time almost to be up: yumurta kapıya dayanmadan while there´s still sufficient time. 2. for a situation to become desperate; for someone to be hard pressed. -ya kulp takmak to seize upon the most unlikely things as pretexts for criticizing someone or something. (Arkasında/Sırtında) - küfesi yok ya! colloq. You can´t depend on him./He´ll break his word (or change his tack) whenever it suits him. - sarısı 1. yolk. 2. light orange, deep yellow." -
4 Tür
Tür f <Tür; Türen> kapı;Tag der offenen Tür halka/müşteriye açık gün;fam vor die Tür setzen kovmak, kapının önüne koymak;fig vor der Tür stehen kapıya dayanmak -
5 kapı
kapı Tür f; (groß) Tor n; MAR Luke f; fig (Verdienst)Quelle f, Hilfsquelle f; Möglichkeit f; Tricktrackspiel: Feld, in dem zwei Steine zusammentreffen;kapı açmak eine Tür einschlagen; (-den) ein Gespräch eröffnen (über A); etwas einleiten; einen Handel mit überzogenem Preis beginnen;kapı baca açık fig völlig ungeschützt;kapı dışarı! raus hier!;-i kapı dışarı etmek jemanden hinauswerfen, fam rausschmeißen;kapı duvar (vor) verschlossene(r) Tür (stehen);kapı dürbünü Türspion m;kapı gibi Person wie ein Schrank;kapı kapı dolaşmak von Tür zu Tür gehen;kapı karşı Tür an Tür;kapı komşusu Nachbar m, -in f nebenan;kapı mandalı Türklinke f; fig Nichtsnutz m;kapı yapmak fig den Boden bereiten; ein Haus besichtigen;kapıda unmittelbar bevorstehend;kapısı açık gastfreundlich;-in kapısını çalmak fig anklopfen bei;kapıya dayanmak fig Winter usw vor der Tür stehen; eine drohende Haltung annehmen -
6 наваливаться
несов.; сов. - навали́ться1) yüklenmek; çullanmak; dayanmakнава́ли́ться всей свое́й тя́жестью на дверь — kapıya yüklenmek
нава́ли́ться на вёсла — küreklere asılmak
2) разг. (yıkılıp) düşmekс горы́ на доро́гу нава́ли́лось мно́го камне́й — dağdan yol üstüne çok taş / kaya düştü
••нава́ли́сь! — dayanalım!
-
7 kapı
1. door. 2. gate. 3. possibility. 4. formerly government office. 5. place of work. 6. backgammon a point. -sında in the household of. -sı açık hospitable. - açmak /dan/ to mention, bring up. -yı açmak 1. to begin. 2. to be the first, break the ice. 3. /dan/ to bring up (a topic) which will lead to the main point. - ağası the chief white eunuch in the sultan´s palace. - almak/yapmak backgammon to get two men on a point, block a point. - aralığı slang bastard. -sını aşındırmak /ın/ to visit (someone) often. - baca açık unprotected (place). - bir komşu next-door neighbor. -yı büyük açmak 1. to embark on an expensive undertaking. 2. to spend money prodigally. -sında büyümek /ın/ to grow up in the household of. -sını çalmak /ın/ 1. to knock at (someone´s) door. 2. to resort to, seek help from. -yı çekmek to shut the door. - çerçevesi door frame. -ya dayanmak to heave into sight, be pounding at the door, be upon one. - dışarı etmek /ı/ to show (someone) the door, throw (someone, an animal) out. - duvar olmak for no one to answer the door (after repeated knocking). - gibi strapping. -nın ipini çekmek to call on (so many) people. - kadar huge, enormous. -dan kapıya door-to-door. - kapı dolaşmak 1. to visit many people. 2. to go from office to office (trying to get one´s business done). -sına kilit vurmak /ın/ 1. to lock up (a place). 2. to close down (a business). - kolu door handle. - komşu next-door neighbor. -dan kovsan/kovulsa bacadan düşer/girer. colloq. He is shamelessly persistent. - kuzusu/yavrusu wicket (in a large door or gate). - mandalı 1. door latch. 2. person whom no one considers important. - numarası street number (of a house). -sı olmak /ın/ to require (so much money): Bu, on liranın kapısıdır. This will cost you ten liras. - tokmağı knocker, door knocker. -yı vurmak to knock at the door. - yapmak 1. /a/ to lead up to (a subject or request) gently. 2. to visit (a specified number of) homes. 3. backgammon to block a point. -sını yapmak /ın/ to lead up to (a subject or request) gently. - zinciri door chain.
См. также в других словарях:
kapıya dayanmak — 1) gelip çatmak Kış kapıya dayandı, daha kömür alamadık. R. N. Güntekin 2) bir şey elde etmek için bir yeri, bir kimseyi zorlamak, göz korkutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yumurta kapıya dayanmak (veya gelmek) — yapılacak iş için zaman çok daralmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapı — is. 1) Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı 2) Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı. S. F. Abasıyanık 3) Tavla oyununda iki pul üst üste… … Çağatay Osmanlı Sözlük